Bir yemek ve market sipariş sitesi 2024 yılında en çok sipariş edilen ürünleri açıkladı.
Bu veriler yeme-içme kültürümüzdeki değişimleri ya değişmeyenleri görmemiz açısından önemli.
Geçtiğimiz yıl en çok sipariş edilen yemek lahmacun oldu.
Lahmacunu tavuk döner ve Adana dürüm takip etti.
Çorbalarda mercimek çorbası en çok tercih edilen yemek olurken tatlılarda ise en çok sütlaç sipariş edildi.
Sütlacın ardından waffle ve profiterol takip etti.
Market ürünlerinde ise ‘Meyve- Sebze’ kategorisinde en çok Çengelköy salatalık, muz ve limon sipariş edildi.
‘Kahvaltılık’ ürünlerde ise yumurta birinci sıradaki yerini korudu.
‘Atıştırmalık’ ürünlerde gofret, kraker ve peynirli mısır çerezi ilk üç sırayı aldı.
‘Et, Tavuk & Balık’ kategorisinde hindi füme, hindi salam ve piliç fileto ile beyaz et en çok satan ürün grubu oldu.
‘Süt Ürünleri’ kategorisinde ayran birinci sıraya yerleşirken ‘Yiyecek’ kategorisinde en fazla sipariş edilen ürünler salatalık turşusu, konserve mısır ve noodle olarak sıralandı.
Sonuçlar şaşırtıcı değil. Lezzetli fast food yemekler tercih edilmiş. Lahmacun hem lezzetli hem diğer etli yemeklere göre daha ucuz.
Tavuk dönerin, kırmızı et dönere göre daha çok tercih edilmesi ekonomik oluşu ve Hatay usulü soslu tavuk döner şubelerinin sayısındaki artış etkili olmuş olabilir.
Adana dürüm de fiyat ve lezzet performansı açısından kırmızı et dönerin önüne geçmeyi başarmış.
Çorbalarda ise hem tat hem de doyuruculuk açısından riske girilmeyecek en uygun çorba olması mercimek çorbasını öne çıkarmış olabilir.
Özetle evde yemek yapma oranı düştükçe fast food ürün tüketimi de artıyor! Bu da ayrı bir tartışma konusu!
***
MÜSİLAJ, TURİZM ÜLKESİNE YAKIŞMIYOR
Gölcük Değirmendere’de, su üstünden görünmeyen müsilajın sualtındaki yayılımı kaydedildi.
Müsilajın deniz analarını hapsettiği, midyelerin üzerini kapladığı ve bölgenin simgesel canlılarından olan denizatlarını da olumsuz etkilediği görüldü.
Pandemi döneminde müsilaj ilk çıktığında yoğun temizleme çalışmalarıyla deniz yüzeyindeki müsilajı kaldırmayı başarmıştık. Uzmanlar o zaman da asıl problemin suyun altında olduğunu söylüyorlardı.
Müsilajla ilgili yapılması gerekenler belli:
Evsel kaynaklı atıklarda arıtma sistemlerinin kalitesini arttırmalıyız.
Sanayi kaynaklı atıklarda arıtma sistemlerinin kalitesini arttırarak, tehlikeli maddelerin deşarjının denize dökülmesini önlemeliyiz.
Denizlerdeki organik kirletici yükünü en aza indirmeliyiz. Sığ kıyıları düzenli olarak temizlemeliyiz.
Cam, plastik, kâğıt gibi atıkların denize ve çevreye atılmasını önlemeliyiz.
Ayrıca denizi filtreleme görevi üstlenen midyeleri Marmara Denizi’nde korumanın ve sayılarını artırmanın da faydası olabilir.
Müsilajın yoğun olduğu bölgelerde midye çıkarmayı da yasaklayabiliriz. Ayrıca Marmara’dan toplanan midyeler de kontrolden geçirilmeli.
Müsilajda cıva, bakır gibi ağır metaller de bulunuyor. Deniz dibine çöken müsilaj, kabuklu deniz canlıları tarafından süzülmesi ve bu canlıların yenmesi insan sağlığı açısından da riskli.
Marmara’dan midye çıkarmayı tamamen yasaklamak hem insan sağlığı hem de deniz suyunun filtrelenmesi açısından büyük faydaları olabilir.
Türkiye turizm ülkesi. Müsilaj, Ege sahillerinde de yoğun bir şekilde görülürse bu sorundan çok zararlı çıkabiliriz.
***
1149 TARİHİ ESERİN DÖNMESİ
Kültür ve Turizm Bakanlığı, Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü Kaçakçılıkla Mücadele Daire Başkanlığı öncülüğünde, 2018’den bu yana 8 bin 953, 2002’den bu yana ise 13 bin 268 eseri ait olduğu topraklara kazandırdı.
Bu yıl da yoğun çabalar sonucu, geçmiş yıllarda yurt dışına kaçırılan bin 149 eserin Türkiye’ye geri döndürülmesi sağlandı.
Bir de gönüllü iade edilenler var.
Örneğin Helenistik döneme tarihlenen mermer Büyük İskender heykel başı de bu yıl yurda ulaştı.
Eseri elinde bulunduran kişinin vefatı üzerine varisleri, Anadolu kökenli olduğunu düşündükleri heykeli Türkiye’ye iade etme talebinde bulunmuş.
Tarihi eserlerin orijinal yerlerinde kalması gerekiyor. Kaçırılmış ya da devlet yetkilileri tarafından hediye edilmiş olsalar bile!
Keşke Osmanlı döneminde hediye edilen tarihi eserleri de geri alabilsek!
Bu eserlerin geri getirilmesinde emeği geçen herkesi kutluyorum.
***
MUTLULUĞUN SIRRI
Harvard Üniversitesi’nde son 86 yıldır süren bir araştırmada, bizi neyin mutlu ettiğini keşfetmek için yüzlerce insanın ve ailelerinin hayatları inceleniyor.
Çalışmanın direktörü ve psikiyatri profesörü olan Dr. Robert Waldinger, mutlu olan gençler ve genç yetişkinlerin en öne çıkan özellikleri sorulduğunda, “Dünyada bir fark yaratmayı önemsediklerini ve dünyayı önemsediklerini” söyledi.
Waldinger, amaçları değişse bile, “Bu hedefe bağlı kalan insanlar, bence hayata bağlı kalırlar” diye ekledi.
Araştırmada ayrıca mutlu insanların iyi kriz ve çatışma çözme becerilerine sahip olma, sık egzersiz yapma ve olumlu ilişkiler sürdürme eğiliminde oldukları ortaya çıktı.
Bu durum uzun ve mutlu yaşam araştırmacılarının hangi yaşta olursanız olun ‘hayatta bir amacınız olmalı’ önerisi ile de uyumlu.
Bu durumu yakın çevrenizden de gözlemlemiş olabilirsiniz; emekli olan kişinin eğer anlamlı vakit geçirebilecekleri hobileri yoksa… Belirli bir amaca yoğunlaşmamışlarsa durağan bir hayat yaşıyorlar, hayat enerjileri düşüyor ve daha erken yaşta hayatlarını kaybediyorlar.
Yaş ilerlese de üretken olmak, bir şeylere bağlanıp kendinizi yormadan çalışmak, sürekli yakınmak şikâyet etmek yerine çözüm odaklı, pozitif birey olmak bile huzur ve mutluluk sağlıyor.
***
Altyazı
“İyi bir şey gördüğümde anlayacak kadar, kötü şeyler gördüm” (Supernatural)
Haber Kaynak : SABAH.COM.TR
“Yayınlanan tüm haber ve diğer içerikler ile ilgili olarak yasal bildirimlerinizi bize iletişim sayfası üzerinden iletiniz. En kısa süre içerisinde bildirimlerinize geri dönüş sağlanılacaktır.”
GÜNDEM
04 Ocak 2025SPOR
04 Ocak 2025GÜNDEM
04 Ocak 2025SPOR
04 Ocak 2025SPOR
04 Ocak 2025GÜNDEM
04 Ocak 2025GÜNDEM
04 Ocak 2025