Kalp kapağı hastalıklarında gözden kaçan önemli sinyaller!
İşlenmiş gıdalar, aşırı tuz tüketimi, karbonhidrat ağırlıklı beslenme, yoğun stres, hareketsizlik ve sigara kullanımı gibi birçok etken kalp ve damar hastalıklarının yaygınlaşmasına neden olurken, kalp kapaklarındaki yıpranma da tehlikeyi artırıyor. Acıbadem Bakırköy Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Onur Taşar “Yaş ilerledikçe kalp kapağı problemleri de artmaktadır. İnsan kalbinin işlevlerini yeterli bir şekilde yerine getirebilmesi için tüm kapakların sağlıklı olması gerekir. Ancak sigara, obezite, kontrolsüz diyabet, yüksek tansiyon ve yüksek kolesterol gibi etkenler kalp kapaklarına ciddi zarar vermekte ve sorun çoklu organ yetmezliğine kadar gidebilmektedir” diyor. Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Onur Taşar kalp kapağını bozan sinsi tehlikeleri ve tedavide genilen noktayı anlattı, önemli uyarılar ve önerilerde bulundu. Nefes darlığı, yorgunluk ve çarpıntı… Modern çağın koşuşturmacasında genç-yaşlı pek çok kişi bu sorunlardan bir veya birkaçıyla karşılaşıyor ancak çoğunlukla ‘dinlenirsem geçer’ ya da ‘hemen doktora gitmeye gerek yok’ düşüncesiyle doktora başvurmayı öteleyebiliyor. Hal böyle olunca sorun ileri dönemde; ciddi ritim bozuklukları, kalp yetersizliği hatta akciğer ödemi gibi hayati önem taşıyan boyutlara ulaşabiliyor! Acıbadem Bakırköy Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Onur Taşar dünyada olduğu gibi ülkemizde de kalp ve damar hastalıklarının ölüm nedenleri arasında ilk sırada yer aldığını vurgularken, buna rağmen kalbimize gerekli özeni göstermediğimizi belirterek “İletişim araçlarının gelişmesiyle birlikte artan farkındalık ve tıbbi teknolojinin ilerlemesiyle de erken teşhisin getirdiği faydalar bu konunun avantajlı yönleridir. Ancak işlenmiş gıdalarla beslenme, düzensiz yaşam, yoğun stres ve sporun hayatımıza yeterince adapte edilemeyişi kalp ve damar sağlığımızı olumsuz etkilemektedir. Ve maalesef tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de her geçen gün kalp ve damar hastalıkları giderek artmaktadır” diyor. Çoklu organ yetersizliğine yol açabiliyor!Kalp kapaklarının da genetik etkenler, sağlıksız yaşam alışkanlıkları ve ilerleyen yaş gibi faktörlerle bozulduğunu ve hayati riske yol açabildiğini belirten Doç. Dr. Onur Taşar şöyle konuşuyor: “Sağlıklı bir insanın kalbinde dört tane kapak sistemi vardır. Yaş ilerledikçe kapak problemleri de artmaktadır. Kalp kapaklarından mitral kapak problemleri doğası gereği genellikle erken aşamalardan itibaren belirti verdiğinden teşhisi hastalık kritik düzeye gelmeden olmaktadır. Ancak bazen ani gelişen ileri düzey kapak yetersizlikleri acil servise başvurmayı gerektirecek ölçüde nefes darlığı hatta şok tablosuna yol açabilmektedir. Erken teşhis edilse de zamanında müdahale edilmeyen hastalarda en nihayetinde kalp, akciğer ve hatta çoklu organ yetersizliği belirtileri ortaya çıkmaktadır.” Mitral kapak hastalıklarının tedavisinin açık kalp ameliyatının yanı sıra, son yıllarda hızla gelişen teknoloji sayesinde girişimsel kardiyologlar tarafından anjiyografik olarak yani kapalı yöntemle yapılabildiğini vurgulayan Doç. Dr. Taşar, hangi hastaya hangi tedavi yönteminin uygun olacağına Kardiyoloji -Kalp Damar cerrahisi ortak konseyde karar verildiğini ve başarılı sonuçlar alındığını vurguluyor.Kalp kapaklarının sinsi düşmanları!Kapak hastalıklarından bir kısmı genetik olurken, kişinin yanlış yaşam alışkanlıkları ve çevresel faktörler de kapaklara dolaylı şekilde ciddi zarar verebiliyor. Koroner arter hastalığı ile sonuçlanan damar sertliğinin özellikle mitral kapak sisteminin fonksiyonunu bozarak yetersizliğe yol açabildiğini belirten Doç. Dr. Onur Taşar, “Dolayısıyla koroner arter hastalığına yol açan sigara, obezite, kontrolsuz diyabet, yüksek tansiyon ve yüksek kolesterol gibi etmenler kalp kapağına ciddi zarar verebilmektedir” diyor. Doç. Dr. Taşar, kalp kapak hastalıkları tanısı olan bireylerin düzenli kontrollerini yaptırmalarının ve tedavi yöntemini belirlerken mutlaka kapak hastalıkları konusunda deneyimli merkezlere başvurmalarının önemli olduğunu söylüyor.Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı